fbpx

Doğurganlık, birçok çiftin hayatındaki önemli bir aşamadır ve bir ailenin kurulmasını sağlar. Ancak, günümüzde çevresel faktörlerin doğurganlık üzerindeki etkisi giderek artmaktadır. Bu faktörler, doğurganlık üzerinde olumsuz etkileri olan çeşitli iç ve dış etkenleri içerir. Bu makalede, doğurganlığı etkileyen bazı önemli çevresel faktörlere odaklanacağız ve sağlıklı bir gelecek için bilinçli olmanın önemini vurgulayacağız.

İstmosel, kadın üreme sistemindeki bir anormalliktir ve rahim boynunun yapısını etkileyen bir durumdur. Rahim boynu, uterusun (rahim) vajinaya açıldığı dar geçiştir. İstmosel durumunda, rahim boynunun alt kısmında bir boşluk veya çıkıntı oluşur.

İstmosel, nadir görülen bir durumdur ve çoğu kadının hiçbir semptomu olmaz. Bununla birlikte, bazı kadınlar istmosel nedeniyle bazı sorunlar yaşayabilirler. İstmosel, bir kadının doğurganlığını etkileyebilir ve tekrarlayan düşüklere veya tekrarlayan düşük ağırlıklı doğumlara neden olabilir.

Myomların Üremeye Etkisi

Myomlar, kadınların üreme organlarında en yaygın olarak görülen iyi huylu tümörlerdir. Rahimde bulunan myomlar, genellikle düşük riski taşımasına rağmen, üreme sağlığı üzerinde bazı etkilere sahip olabilirler. Bu makalede, myomların üreme sistemi üzerindeki etkileri ve potansiyel sonuçları incelenecektir.

Myom Nedir?

Myomlar, rahim kasından köken alan tümöral oluşumlardır. Hormonal faktörlerin etkisiyle büyüyebilirler ve farklı boyutlarda olabilirler. Genellikle kadınları etkiler ve çoğunlukla 30-40 yaşlarındaki kadınlarda görülür. Myomlar, genellikle belirti vermez ve çoğu zaman rastlantısal olarak yapılan pelvik muayene veya ultrasonografi sırasında tespit edilirler.

Haşimato hastalığı olarak da adlandırılan Haşimato tiroiditi, bağışıklık sisteminin vücudun kendi dokularına karşı döndüğü bir bozukluk olan otoimmün bir hastalıktır. Haşimato, bağışıklık sisteminin troide saldırıdığı bir durumdur. Bu, tiroidin vücudun ihtiyaçları için yeterli hormon üretmediği bir durum olan hipotiroidizme yol açabilir.

Boynunuzun önünde bulunan tiroid bezi, metabolizmayı kontrol eden hormonlar yapar. Buna kalp atış hızınız ve vücudunuzun yediğiniz gıdalardan gelen kalorileri ne kadar hızlı kullandığı da dahildir.

Kadınların gelecekte hamile kalma ihtimalini korumak amacıyla yapılan bir işlemdir.

  • Yumurtalık rezervi azalan kadınlarda AMH değeri 1’in altında olanlarda
  • Kanser tedavisi olarak kemoterapi, radyoterapi planlanan hastalara tedavi öncesi
  • Üreme fonksiyonun kaybedileceği ameliyatlardan önce yapılabilir.

Nasıl Yapılır?

Adetin 2 ve 3.günü yumurta büyütme işlemine başlanır. Hastanın sonuçlarına, muayene bulgularına göre uygun dozlarda oluşturulan yumurtalar yumurta toplama (OPU) işlemi ile toplanır. Vitrifikasyon yöntemi ile dondurulan yumurtalar azot tanklarda saklanır.

Embriyo transfer günler, yumurta toplama işlemi yapıldıktan sonra 2,3 veya 5 gün sonradır. İleri yaş kadınlarda 2.gün transferinin başarılı olabildiğini belirten çalışmalar mevcuttur. Vereceğimiz embriyo seçilmiş ise 3 veya 5.gün transferi yapılabilir. Başarı oranları arasında çok belirgin fark yoktur. Verilecek embriyo 3.gün seçilemeyecek kadar sayıca çok ise 5.güne kadar belirlenebilir. 5.gün Blast seviyesinde iken seçilmiş olan embriyo gebelik şansı en yüksek embriyodur. 5.günde elimizde 1’den fazla embriyo var ise onlar da vitrifikasyon yöntemiyle dondurulabilir.

Polikistik over’li hastalarda temel problem yumurtalıklarda yumurta oluşumunda zayıflık olmasıdır. Hastada gerekli hazırlıklar yapıldıktan ve rahim filmi çekildikten sonra ovulasyonu (yumurtlamayı) destekleyici tablet ve iğnelere başlanabilir.

Erkeğin spermleri normalse ilişki planlaması veya aşılama yapılabilir. Öncelikle hemen tüp bebek düşünmemek gerekir. Eğer spermler çok zayıf ise tüp bebek tedavisi başlanmalıdır. Diğer yöntemler ile başarı elde edilemeyecektir.

Tüp Bebek tedavisi esnasında çok sayıda yumurta ve embriyo gelişeceği için vitrifikasyon yöntemi ile embriyo dondurma işlemi yapılabilir. Tüm embriyoların dondurulması işlemi özellikle Polikistik over’li kadınlarda tercih edilen bir yöntemdir.

Embriyoların dahili kamerası ile sürekli izleyerek 15-20dk aralıklarla fotoğrafını çekip kaydeden özel bir inkübatördür.
Embriyoların dış ortama çıkarılmadan değerlendirilme yapılması avantajı olarak görülmektedir.Bu sayede embriyoların morfolojisi ve gelişim hızları anında izlenerek gebelik oluşturma potansiyelleri en yüksek olanlar belirlenir.
Embriyolar dışarı çıkarılıp değerlendirilmediği için strese girmemektedirler.Embriyoların tüm gelişim aşamaları anında izlendiği için anlık karar değil bir süreç sonunda transfer edilecek embriyoya karar verilmektedir.

DHEA Hormonu ve Gebelik

Böbrek üstü bezlerinde kolestrolden sentezlenir, zayıf etkili androjendir. Meme bezleri, prostat, üreme organları, kemikler ve kaslar hedef dokulardır.
DHEA kadınlarda östrojene,erkeklerde ise androjene dönüşür.
DHEA seviyesi yaş ilerledikçe azalma göstermektedir.Yaş ilerlemesiyle birlikte DHEA azalmasına bağlı olarak yorgunluk,uyku bozuklukları, kaslarda güçsüzlük, menopoz ve andropoza benzer bozukluklar görülür.

İnsan yaşamının uzaması, sosyo ekonomik nedenler, eğitim seviyesinin artması, geç ve ikinci evlilikler 30-40 yaşlarında çocuk sahibi olma isteğinin artmasına neden olmuştur. İleri yaşta çocuk sahibi olmak isteyen kadınlarda da infertilite sık görülmektedir. Kadınlarda doğurganlık 30 yaşından sonra azalır; bu düşüş 35 ve 40 yaşları arasında hızlanır ve 45 yaşında neredeyse sıfıra yaklaşır. Perimenopozal geçiş dönemi, menopozdan önce normal ovulatuar siklusların azalıp menslerin bitimiyle sonuçlanan değişiklik yıllarını kapsar.